26 Mayıs 2016 Perşembe

Hedef mi Kalite mi - Ziraat Türkiye Kupası Finali 2016

Avrupa’da liglerin ve yerel kupa maçlarının bitmesinin ardından, Avrupa Şampiyonası’nı karşılamaya hazırlandığımız şu günlerde, 2015/2016 futbol sezonunun Türkiye’de de bitmesine tek maç kaldı. Bu akşam saat 21:15’de oynanacak Ziraat Türkiye Kupası Finali ile resmen sezona veda edeceğiz. Kupa finalleri günümüzde eskisi kadar önemli ve prestijli olmasa da bugünkü maçın önemi son yıllardaki finallerden katbekat daha fazla.


Galatasaray bugün finali kazanamazsa, Avrupa kupalarına katılma yolundaki 1 yıllık men cezası önümüzdeki seneye ertelenmiş olacak ve önümüzdeki yıl Avrupa kupalarına katılım hakkı elde etse bile bir sonraki yıl yine Avrupa kupalarında olmayacak. Açıkçası bugünkü karşılaşma Galatasaray'ın önümüzdeki 2 yılını ekonomik ve sportif anlamda şekillendirecek maç olacak. Bugün ortaya çıkacak sonuç, Galatasaray’ın önümüzdeki sezonki teknik direktörünü seçme konusunda da belirleyici olacak. Maçın önemini iki takım adına kıyaslarsak, galibiyete açık ara farkla daha fazla ihtiyaç duyan takımın Galatasaray olduğunu görüyoruz.

16 Eylül 2015 Çarşamba

Perşembenin Gelişi Çarşambadan Bellidir, Galatasaray 0 - 2 Atletico Madrid


Maç öncesi Galatasaray taraftarlarına Atletico Madrid’in 2 - 0’lık galibiyetini kabul eder misiniz diye sorulsa, tahminimce büyük çoğunluk bu skoru kabul ederdi. Maçın 2 - 0 bitmesinin, farkın daha fazla açılmamasının sebebini, Atletico’nun skoru koparıp kendisini daha fazla yormak istememesi olarak görüyoruz. Zaten Atletico’yu Real ve Barca gibi takımlardan ayıran özelliklerden biri de skor avantajını yakaladıktan sonra oyunu kendi kontrolüne alıp rakibi uyutarak maçı bitirmesidir. Bugün Real Madrid veya Barca’ya, hatta  eski Manchester United vari bir takıma karşı oynansa skor en az 5-0 olurdu, çünkü bu saydığım takımların rakibe acıması hiç bir zaman olmadı.

12 Eylül 2015 Cumartesi

Sabır, Sabır, Ya Sabır, Galatasaray 1 - 1 Mersin İdman Yurdu

Maçla ilgili yazmaya başlamadan önce tüm Galatasaray taraftarlarına Yavuz Çetin’in muhteşem sololarıyla Göksel’e eşlik ettiği “Sabır” adlı şarkıyı armağan ediyorum ve ben de bu şarkı eşliğinde yazmaya başlıyorum.


30 Ağustos 2015 Pazar

Heraklitos'a karşı Hamza Hoca, Torku Konyaspor 1- 4 Galatasaray

“Değişmeyen tek şey değişimin değişimin kendisidir demiş”, Heraklitos. Yaklaşık 2500 yıl sonra ise Hamza Hamzaoğlu Heraklitos’un bu sözünün doğru olmadığını biz futbolseverlere gösterdi. Kendisi göreve geldiğinden beri değişen hiç bir şey yok; kötü futbol ve saha içi organizasyonsuzluk tam gaz devam ediyor. Skorlar yanıltıcı olabilir, 4-1’lik galibiyet güzel bir sonuç olabilir ama bireysel yetenekler ve rakibin bireysel hataları olmasa Galatasaray en fazla 1 puan alabilirdi Konyaspor karşısında.

Konyaspor’a bakınca, eksiklikleri olsa da maçın belli bölümlerinde sakince top çevirdiğini, rakip yarı sahaya organize bir şekilde geçebildiğini gördük. Galatasaray’da ise yine oyuncuların anlık tercihleri organize olmayan paslaşmaların sebebiydi. Selçuk takımdaki sistemsizlik sebebiyle o kadar saçma yerlerde topla buluştu ki, kendisinin yerinde Xavi olsa dün ancak Selçuk kadar oynardı.

25 Ağustos 2015 Salı

Tünelin Sonunda Işık Yok, Galatasaray 1 - 2 Osmanlıspor

“Nasıl anlatsam, nerden başlasam” sözleriyle başlayan MFÖ şarkısındaki gibi, ben de bugün Galatasaray için “Nasıl anlatsam, nerden başlasam” diyorum. Geçtiğimiz yıldan beri süregelen kötü futbol ve saha içindeki organizasyon eksikliği, bireysel performanslardaki düşüşle de birleşince Osmanlıspor karşısındaki mağlubiyeti kaçınılmaz son olarak olarak değerlendirebiliriz. Muslera ligin ilk iki maçındaki bireysel hataları yapmasa skorlar Galatasaray’ın lehine olabilirdi ama açıkçası iki maçta kaybedilen 5 puanın hayırlı kayıplar olduğunu söyleyebilirim. Skor yazarlarının da gerçeği görmesi için gerekliydi böyle kayıplar.

Dünya’nın hiçbir yerinde şampiyon olan takımın hocası, defansı, bekleri, kanat oyuncuları ve forveti eleştirilmez; ama gelin görün ki geçtiğimiz yıl şampiyon olan Galatasaray’da kaleci hariç diğer pozisyonlarda oynayan tüm oyuncular eleştirildi hatta yerden yere vuruldu. Saha içi organizasyon eksikliğine rağmen bireysel performanslardaki yükseklik geçen yılın 3 kupayla tamamlanmasına sebep oldu.

15 Ağustos 2015 Cumartesi

2015 - 2016 Sezonu Öncesi Galatasaray Değerlendirmesi

Kâbus gibi başlayıp rüya gibi biten ve 4.yıldızla taç yapılan 2014/2015 futbol sezonunun ardından, ilk ciddi sınavını Süper Kupa finalinde Bursaspor’a karşı veren ve bu kupayı da kazanan Galatasaray’da, kazanılan 3 kupaya rağmen umutsuzluk ve kaos hakim. Geçtiğimiz sezon Hamza Hamzaoğlu ile büyük bir çıkış yakalayan, hatta puan ortalaması olarak tarihin en iyi dönemlerinden birini yaşayan Galatasaray’da, alınan puanlarla oynanan futbol arasında çok büyük bir ters orantı gördük. Zaten şampiyonluğun baş mimarı Muslera olunca, söylenecek pek bir söz de kalmıyor oynanan futbol için.

Galatasaray adına son dönemde rahatsızlık veren konulardan bir tanesi de, sevinçlerin Fenerbahçe üzerinden yaşanması oldu. Buna örnek olarak Sneijder’in şampiyonluk kutlamaları esnasında “Fener Ağlama” temalı şarkısı ve kulübün GS Store’larda “Fener Ağlama” konseptli t-shirtler basması oldu. Kurucusu Ali Sami Yen’in “Maksadımız İngilizler gibi toplu bir hâlde oynamak, bir renge ve bir isme mâlik olmak ve Türk olmayan takımları yenmek” gibi global bir vizyon koyduğu Galatasaray’da kazanılan şampiyonluğun ardından Fenerbahçe ile uğraşmak kulübün ilkeleriyle oldukça ters düşen hareketler oldu. Son dönemde Türkiye’de sıkça gördüğümüz yerelleşme ve sıradanlaşmanın futbolumuzun ve kulüplerimizin üzerine de sirayet ettiğini görüyoruz.

20 Temmuz 2015 Pazartesi

Şampiyonlar Ligi Ön Eleme Maçları Öncesi Fenerbahçe Kadrosu ve Transferleri

Geçtiğimiz yılın temmuz ayına dönüp baktığımızda, şampiyon olmuş bir kulüp, bireysel anlamda gelişmiş bir çok oyuncu, işleyen bir takım düzeni ve bunlara ek olarak Atletico Madrid’le rüya gibi bir sezonu geride bırakmış Diego Ribas’ın transferini görüyoruz. Açıkçası o günlerde futbolla ilgilenen herkes, şampiyonluğun bir numaralı favorisi olarak Fenerbahçe’yi görüyordu ve görmekte de sonuna kadar haklıydı. Lakin sonrasında, Türk Futbolu’nun mottosu haline gelen istikrarsızlık ve sistemsizlik Ersun Yanal’ı Fenerbahçe’den ayırırken, hiç beklenmedik bir şekilde İsmail Kartal’ı teknik direktörlük koltuğuna oturtuyordu. Sezon sonuna geldiğimizde ise, “bu takım teknik direktörsüz de şampiyon olur” diyen Aziz Yıldırım’ın yanıldığını, hem lig sıralaması hem de oynanan futboldan rahatlıkla görebiliyorduk. Ayrıca Fenerbahçe Teknik Direktörlüğü gömleğinin İsmail Kartal’a birkaç beden büyük geldiğini görmemek için kör olmak gerekiyordu ki İsmail Kartal da durumun farkına varmış olsa gerek, sezonun son maçının ardından hiç zaman geçirmeden istifasını veriyordu. Bunlara ek olarak, Galatasaray’la girilen 4. yıldız  mücadelesinin de kaybedilmiş olması, Fenerbahçe ve Galatasaray arasındaki psikolojik üstünlüğün Galatasaray tarafına geçmesini sağlıyordu.